1 Aralık 2017 Cuma

Bir Annenin Objektifinden

Kimimiz çıplak gözle bakarız hayatın güzelliklerine, kimimiz objektifler arkasından, kimimiz bir kalemden dökülen mısralarla, kimimiz bir fırçanın tuvaldeki dansıyla, kimimizse... bakar bakar görmez hayatın güzelliklerini...

Bir anne çıplak gözle bakarken hayatın güzelliklerine bir anda kendini objektifler arkasından bakarken bulmuş hayata... Derler ya her şey sevmekle başlar diye. O da sevmiş objektifi. Meğer ne çok güzellik gizliymiş objektif arkasından. Hele bir de hayattaki o en kutsal mertebe yok mu " annelik". Annelik duyguları da eklenince fark etmiş ki ne çok güzellikler sunulmuş bize... Kimisi gözümüzün önünde kimisi de keşfedilmeyi bekliyor.

Bir anne almış objektifini her bakışında bir güzelliği görmeyi ummuş. Bir güzelliği keşfetmek için bakmış... Birikmiş yavaş yavaş keşifler, güzellikler.

Hani derler ya "paylaşınca güzel hayat".

Bir anne düşünmüş naçizane keşfettiğim güzellikleri neden başkaları da keşfetmesindi. O zaman paylaşmalı demiş. Paylaştıkça keşfedilen güzellikler birilerinin gününü mutlu kılsın, birilerini bir gün gülümsetsin, birilerinin bir gün içini ısıtsın, birilerinin bir gün farklı bakmasına vesile olsun, birilerinin bir gün yeni keşiflere çıkmasını sağlasın, birilerinin bir gün...
İşte tüm olay birileri bir gün bu fotoğraflara baksın ve o birisine belki ilham olur diye çıktı bu blog.



Her günde Bir Fotoğraf   her gün yeni bir fotoğrafı sizlerle paylaşıyor ve her fotoğraftaki birkaç cümlede hislere tercüman oluyor.

Her gün bir doz ziyaret önerilir.

Hayatın güzellikleri nereden sunacağı hiç belli olmaz.












Yazan : Fatma PAŞA
Fotoğraf: http://hergundebirfotograf.blogspot.com.tr/



10 Ocak 2017 Salı

Bu Küçükler Ne Kadar Büyükmüş Meğerse...

Küçük değişikliklerden her zaman büyük değişimler beklememek gerek... Bazen küçük değişiklikler birikir ve büyük bir değişim meydana getirirler... Siz bile inanamazsınız.

Çağımızın havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez ama biz insanlar her şeye karşı oldukça sabırsız olduk. 4,5G zamanındayız ya belki de ondan olsa gerek her şey ışık hızında olsun istiyoruz. Ama bir şeyi unutuyoruz biz insanız. Maddi ve manevi yanı olan bir varlığız. Evet maddi olarak değişimler yaşıyoruz. Kilo alıyoruz bir günde ama vermek için aylarca çabalıyoruz. Pıt diye yüzümüzde sivilce çıkıyor ama günlerce geçmesini bekliyoruz. Bakın bu değişimlerin hepsinin zamana ihtiyacı var. Bide olayın manevi yanı var.  Evet belki ani duygusal değişimler yaşıyoruz ama yine de biz insanız ve her şeye bir direncimiz var.

İnsan doğası gereği değişimlere direnir... Hiç kimse alıştığı keyfini bozmak istemez.  Ancak hayatınızı ne kadar alışkanlıklar üzerine kurarsanız hayatın o kadar renkli ve gizemli yanlarını kaçırırsınız. Bence insan doğası gereği zaman içinde değişimlere  ihtiyaç duyuyor. Kimi zaman küçük kimi zaman büyük... Büyük değişimler genelde radikal kararlarla gelen değişimler olduğu için oldukça hayatımızda ses getirirler... Ama bence asıl zevkli olan küçük değişiklikler. Hayatınızın bir anında küçük bir değişiklik yapın sonucu o an hissedin ya da hissetmeyin.... Hissederseniz ne güzel anı yaşarsınız. Ama ya hissetmezseniz? Bence hiç tasalanmayın bence o küçük değişiklikler birikip bir gün gelip size büyük bir değişim getireceklerdir ve siz bile inanamayacaksınız.  Bu ben miyim diye soracaksınız. Hayatınıza açmadığınız pencereden bakmaya başlayacaksınız.  Beyniniz alışılmışın dışında çalışmaya zorlayacak kendini.  Fark etmediğiniz güzellikleri fark ettirecek size. 

Mesela; 

Kitap okurken sevdiğiniz satırların altını çizin.
Her sabah yürürken asfalt taşlarını saymayı bırakında gökyüzüne kaldırın kafanızı.
Tanımadığınız bir insana selam verin.  
Sıcacık evinizde otururken dışarıda bu sıcaklığı bulamayan insanları düşünün ve sahip olduklarınızın değerini bilin.
Sevdiklerinize zamanında onlar için hissettiklerinizi söyleyin.  
Kendizin için şarkı söyleyin bir gün her ne kadar karga sesli(!) olsanız da. 
Teknolojiyle dost olun ne onu düşman görün ne de onun sizi kölesi yapmasına izin verin. 
Çocukla çocuk olun bir gün... koşun, bağırın, çimlere yatın, çığlık atın, oyun oynayın, üstünüzü kirletin.  
Yaşlılarla sohbet edin bir gün sonu olan bir dünyada yaşadığımızı ve her gün size sunulmuş olan 86400sn nin ne kadar değerli olduğunun farkına varın. 
 Bu liste uzar gider...


Herkesin kendisi için yapabileceği küçük , büyük değişikleri vardır aklına gelmeyen, geldiğinde de “aman ne olacak ki” deyip fikrini çöp kutusuna atan.  Ne demiş ünlü filozof Herakleitos“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” .(Bu klasik sözü söylemezsem olmazdıJ) O yüzden bazen bırakın  “Bu küçükler ne kadar büyükmüş meğerse” dedirtecekler değişimler yaşayın...



Fatma Paşa

27 Eylül 2013 Cuma

Çocukluğumu özledim şimdiki çocuklar adına…

Çocukluğumu özledim şimdiki çocuklar adına…

Bir elinde ipad bir elinde iphone karşısında laptop olan çocukları gördükçe kendi çocukluğumun değerini çok daha iyi anlıyorum… çocukluğumdan daima mutlu oldum ve hala da iyi ki o zamanda çocuk oldum diyorum…

Ne ipad ne iphone vardı… koca ekranların koca kasaların olduğu bilgisayarlar çok lükstü… bilgisayarı olan okullar teknolojik okuldu… evlerse zengin eviJ

Sokakta geçti çocukluğum… tek ihtiyacımız taş, ip ya da hiç bir şeydi arkadaşın olduktan sonra… oyuna başlamadan önce herkes toplanır “ne oynayalım” sorusuna fikirlerini söylerdi… Şimdilerin beyin fırtınası dediği olayı biz çocukken yapardık adını bilmeden…oyuna karar verilirdi… Sonra da elde ne var ne yok kontrol edilirdi… Bir nevi stok kontrol(birazcık mühendis tabiri ileJ).  Sonra da ihtiyaçlar belirlenir…görev paylaşımı yapılır ve oyun için her şey hazırlanırdı… ve karanlık basıp, akşamı ezanı okunup, evlerin ışıkları yanıp anneler bir bir mahallenin çocuklarının isimlerini anons edene kadar sürerdi oyun… sonra da herkes mutlu, dolu dolu ve toztoprak içinde evlere giderdi… yarın aynı saatte aynı yerde buluşmak üzere…

Benim çocukluğumda biz oyunlarımızı kendimiz yaratırdık… şimdiki çocuklar gibi dikdörtgen kutulardaki oyunlara mahkum değildik…
Benim çocukluğumda zamanı, mutluluğu, sevgiyi paylaşırdık… en önemlisi paylaşmayı öğrendirdik…
Şimdiki çocuklar gibi bencilliği, yalnızlığı, sanallığı bilmezdik…

Çocukluğum…
Ve
Şimdiki çocukluklar…

Söylenecek çok şey var…
Ama o kadar çok şey söylemek neye yarar…


17 Eylül 2013 Salı

Biliyorum... Bilmiyorum...

Hayat bilip de bilmiyorum diyebilmek çoğu zaman…
Yıldızların ışık yılı uzakta olduğunu bilip de aslında elimizi uzattığımızda yakalayacakmışcasına dilek dileyebilmek…
Ölümün hayattaki tek gerçek olduğunu bilip de hiçbir zaman bizim kapımızı çalmayacakmışcasına inadına yaşayabilmek…
Dost dediğin insanın seni günlerce aramasa bile onun hep yüreğinde olduğunu bilmek…
Sabah sevmediğin bir insana sadece insan olduğu için “günaydın” diyebilmek…
Büyüdükçe insanların yüreğindeki saflığın azaldığını bilip de yine de çocuk masumluğunu o yüreklerde arayabilmek…
İstiklal Caddesi’nde bir cumartesi akşamı bilerce insanın içinde yürürken yalnızlığı hissetmek…
Bir pazar sabahı kulağında müziğinle sahilde tek başına yürürken herkesin senin yanında olduğunu hissetmek…
Bir anı yaşabilmek için bir ömrü feda edebileceğini bilirken bir ömre binlerce anı sığdırmak…
Bembeyaz dünyada tozpembe hayaller kurup, bu hayalleri grileşen dünyada gerçekleştirebilmek…
Herşeyin ötesinde biliyorum dediklerine bilmiyorum diyebilecek cesareti bulabilmek…




Fatma PAŞA

24 Nisan 2013 Çarşamba

Yerdeki Yıldızlar


Aamir Khan'ın yönetmenliğini yaptığı Yerdeki Yıldızlar Disleksi (Harfleri sayıları algılama problemi) olan bir çocuğun yaşantısı anlatılmaktadır. Ishaan'ın kafasında sadece hayal ettiği kendi dünyası vardır.Çevresi tarafından anlaşılamayan Ishaan'ın hayatı,  ailesi tarafından yatılı okula gönderilmesiyle değişmeye başlar...



İzlenmesi ve Çevremizdekilere Tavsiye Edilmesi Gereken Muhteşem Bir Bollywood Filmi;

3 Mart 2013 Pazar

Haydi Bursa Kitap Fuarına...

Fuar zamanı geldi çattı yine...Kitap kokuları gelmeye başladı bile... 


Bursa 11.Kitap Fuarı Bursalı kitapseverleri bekliyor ve Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde 9 Mart'ta kapılarını açıyor.

270 yayınevi ve sivil kuruluşun katılacağı fuarda, 500 yazar imza günleri, panelle, söyleşilerle okurlarıyla buluşacak.

İşte fuarın konuklarından bazıları:
*Gülten Dayıoğlu
*İlber Ortaylı
 *Üstün Dökmen
*Ayşe Kulin
*Can Dündar
*Ece Temelkuran
*Yekta Kopan
*İpek Ongun
*Enver Aysever
*Canan Tan
*Ahmet Ümit
*Cemil Kavukçu

Bursa Kitap Fuarı ziyaret saatleri:
9-16 Mart 2013 Açılış:10:00 Kapanış: 19:30
17 Mart 2013 Açılış: 10:00 Kapanış: 19:00

Not: Fuara giriş ücretsizdir...













5 Ocak 2013 Cumartesi

Bin Muhteşem Güneş

Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi…
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden…

Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...